DOLAR 38,7786 0.39%
EURO 43,8944 0.27%
ALTIN 4.142,720,97
BITCOIN 40598721,39%
İstanbul
16°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

sponsor reklam
Caz: Sadece müzik değil, direnişin sesi
11 okunma

Caz: Sadece müzik değil, direnişin sesi

ABONE OL
9 Mayıs 2025 13:05
Caz: Sadece müzik değil, direnişin sesi
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Caz: Sadece müzik değil, direnişin sesi

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından her yıl 30 Nisan’da kutlanan “Uluslararası Caz Günü”, müziğin sınırları aşan birleştirici gücünü ve farklılıklar içindeki kapsayıcılığını kutlamaya adanmış özel bir gün olma özelliğini taşıyor. 2012’den bu yana dünya genelinde kutlanan bu gün, cazın sadece bir müzik türü değil, aynı zamanda bir kültürel dayanışma dili olduğunu gözler önüne seriyor.

ABD’DEN DOĞAN BİR DİRENİŞ MELODİSİ

20. yüzyıl başlarında ABD’nin güney eyaletlerinde Afro-Amerikan toplumunun kalbinden doğan caz, kısa sürede yalnızca melodik bir ifade biçimi değil, aynı zamanda sistematik ırkçılığa ve sosyal adaletsizliğe karşı yükselen bir direniş çığlığı haline geldi. Blues, gospel ve Afrika ritimlerinin birleşiminden doğan bu müzik; siyahilerin acılarını, umutlarını ve özgürlük haykırışlarını taşıyan bir ruh taşıyordu.

Cazın yükseldiği dönem, ABD’de siyahlara yönelik ayrımcılığın kurumsallaştığı Jim Crow Yasaları’nın gölgesinde şekillendi. Siyahi caz sanatçıları, sahne aldıkları salonlarda seyirci olarak dahi yer alamıyor, şarkı söyledikleri otellerde konaklamalarına izin verilmiyordu. Bu ayrımcılığın simgesel örneklerinden biri, cazın efsanevi ismi Louis Armstrong’un 1931 yılında beyaz müşterilerle aynı asansöre binmesine izin verilmemesi üzerine otele sırtını dönmesi ve bir daha o şehirde sahneye çıkmamasıydı.

MÜZİĞİN EŞİTLİK TALEBİ: SİMONE, HOLİDAY VE COLTRANE’İN MİRASI

Cazın sesi yalnızca notalarda değil, adalet arayışında da yankılandı. Nina Simone, Billie Holiday, John Coltrane ve Louis Armstrong gibi öncü sanatçılar; “Strange Fruit”, “Mississippi Goddam” ve “Alabama” gibi eserlerle yalnızca melodik değil, politik bir duruş da sergiledi. Bu şarkılar, cazın aynı zamanda bir isyan ve eşitlik çağrısı olduğunu tüm dünyaya duyurdu.

AFRİKA’DA CAZ: APARTHEİD’A KARŞI EZGİLER

Cazın direniş ruhu yalnızca Amerika kıtasıyla sınırlı kalmadı. Güney Afrika’da apartheid rejimi altında ezilen halk, sesini caz aracılığıyla duyurmayı başardı. Abdullah Ibrahim’in “Mannenberg” eseri, apartheid karşıtı gösterilerin marşına dönüşürken, Hugh Masekela’nın “Soweto Blues” parçası, 1976’daki öğrenci ayaklanmasına ithafen bir protesto aracı olarak tarih yazdı.

Senegal, Mali ve Gine gibi Batı Afrika ülkelerinde ise caz, geleneksel melodilerle harmanlanarak yerel bir kimlik kazandı. Salif Keita ve Cheikh Lo gibi sanatçılar, müzik aracılığıyla ayrımcılığı, toplumsal dışlanmayı ve eşitliği sorgulayan mesajlar verdiler.

SENEGAL’DE CAZIN SİYASİ VE KÜLTÜREL GÜCÜ

Senegal’in bağımsızlık sonrası ilk cumhurbaşkanı ve aynı zamanda şair olan Léopold Sédar Senghor, cazı yalnızca sanatsal bir ifade biçimi olarak değil, siyah kimliğin ve kültürel uyanışın bir sembolü olarak benimsedi. 1966’da Dakar’da düzenlediği Dünya Siyahi Sanatlar Festivali ile cazı Afrika’ya taşıyan Senghor, ABD’li efsanevi cazcı Duke Ellington’ı da bu etkinliğe davet ederek cazın “ana vatanına dönüşü”nü simgeleştirdi. Ellington’ın, bu ziyaretin kendisinde “eve dönüş hissi” uyandırdığını söylemesi, cazın duygusal köklerini gözler önüne serdi.

CAZIN BUGÜNKÜ SENEGAL’İ: FESTİVAL RUHU YAŞIYOR

Her ne kadar Senghor’un vizyonu bugünün Senegal’inde tam anlamıyla sürdürülmese de ülkede cazı yaşatmak için önemli girişimler mevcut. 1993’ten bu yana Saint-Louis şehrinde düzenlenen Saint-Louis Caz Festivali, hem yerli hem de yabancı sanatçıları ağırlayarak cazın Afrika’daki gelişimine katkı sağlıyor.

Dakar ile Goree Adası’nda gerçekleşen Dakar-Goree Caz Festivali ve her yıl düzenlenen Dakar Music Expo ise genç Afrikalı caz sanatçılarını dünya sahnesine taşımayı amaçlıyor. Ancak müzisyenler, hâlâ yeterli sayıda sahne bulamamaktan şikâyetçi.

“CAZ MARJİNAL DEĞİL, EVRENSEL BİR MİRAS”

Senegal’deki Jamm caz grubunun kurucusu Moustapha Diop, ülkede çok yetenekli caz müzisyenleri olduğunu ancak bu sanatçıların çoğunlukla sahne bulmakta zorlandıklarını belirtiyor. Mbalax ve rap gibi daha ticari türlerin müzik sahnesini domine ettiğini vurgulayan Diop, cazın arkasında Afrika’nın tarihini ve direniş ruhunu barındıran evrensel bir mesaj olduğunu söylüyor.

“CAZ, KENDİNİ KISITLAMAZ”

Müzikal kariyerine “Nina Simone şarkıları” albümüyle damga vuran Fas kökenli Fransız sanatçı Sophie Tahi ise cazın zenginliğine sonradan vakıf olduğunu ifade ediyor. Dakar’daki bir müzik festivalinde konuşan Tahi, “Caz evrensel bir ifade biçimi. Kendinizi ‘ben caz yapıyorum’ diyerek sınırlandırmak yerine, cazı diğer türlerle harmanlayarak yeni şeyler söylemek mümkün” diyor.

BİR MÜZİK, BİR DAVET: TÜM DÜNYAYA AÇIK

Bugün caz hâlâ sadece bir müzik türü değil; farklılıklar içinde ortak bir dil, adaletin ve eşitliğin sesi, geçmişle yüzleşmenin melodik bir yolu olmaya devam ediyor. Uluslararası Caz Günü, işte tam da bu yüzden var: Müziğin evrensel çağrısına kulak vermek, farklı kökenlerden insanların aynı ritimde buluşabileceğini hatırlamak için.

ensonhaber iconYavuz Yıldırım
Haber Müdürü

Haber Kaynak : ENSONHABER.COM

“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
bonus veren siteler bonus veren siteler